Bahattin YAMAN
Gerek Kur’an-ı Kerim, gerekse farklı konularda özenli kitaplar hazırlanmasıyla bugün kitap sanatları olarak bilinen orta ve üst seviye yazmalarda uygulanan sanatlar ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Kitap sanatları adı üstünde bir kitap üzerinde uygulanan sanatlardır. Sanat tarihi araştırmalarında Türk kitap sanatları denildiğinde ise özgün bir yazma eser üzerinde görülen ya da uygulanan sanatlar kastedilmektedir. Bu sanatlar hat sanatı, tezhip sanatı, tasvir yani minyatür sanatı, ebru sanatı, cilt sanatı katı’ sanatı şeklinde sıralanabilir. Kendi aralarında özel kaidelere bağlı usul ve terkiplerle hazırlanan malzemeler yine bu usul ve kaidelerle oluşturulan istif ve kompozisyonlarla birleşip nakkaş ve müzehhiplerin eliyle enfes sanat eserlerine dönüşürler. Çağın ilerlemesiyle yaşanan global adaptasyon sorunu dünyada her alanda olduğu gibi sanat dallarında da kendini göstermektedir. Örneğin harf inkılabı ile hat sanatının veya matbaanın kullanıma başlanılması ile tüm kitap sanatları dallarının yaşadığı farklılıklar gibi. Bu çalışmada Türk Kitap Sanatları hakkında kısaca bilgiler verildikten sonra günümüz teknolojik düzen ve gereksinimlere uygun olarak güncellemer veya yapılması gerekenler hakkında öneriler verilecektir.
Nilüfer Kurfeyz, Selim Sağlam
Türk sanat tarihimiz açasından halen sanatsal ve toplumsal kimliği tartışılmaktadır. Yüzyıllar içindeki değişim neticesinde, ortaya çıkan yeni ekoller ve zirveye oturan sanatçılar hep bu devamlılığı sağlayan itici güç olmuşlardır. Toplumumuz sürekli, yenilik ve gelenek seçimiyle karşı karşıya getirilmiş, geleneğin içinde barındırdığı dinamizm hep gözardı edilmiştir. Genç nesillerin ise, içinde varoldukları zaman dilimine ayak uydurmaları son derece doğal bir süreçtir. Oysa bizi biz yapan şeylerin, kendi medeniyetimizin üzerimize sinen kokusu, bıraktığı derin izler olduğunu asla unutmazsak, eğitimin de sadece okuldaki eğitimden ibaret olmadığını kavrarız. Özelde tezhib sanatımız açısından konuyu ele aldığımızda, kaçınılmaz bir süreç olan değişimle barışık olmaktan, korkmamamalıyız. |
Muammer Semih İrteş
Süleymaniye Camii Mimar Sinan’ın kalfalık eserim dediği önemli yapılarından biridir. İstanbul siluetini etkileyen bu caminin iç mekân tezyinatı zaman içerisinde geçirmiş olduğu onarımlar sonrasında bazı değişiklikler olmuştur. Bugün ana kubbe yüzeyindeki mevcut kalemişleri 19. yy Barok-Rokoko üslubu tezyini özelliklerini gösterir. Bu nakışlar Sinan ve klasik Osmanlı tezyinat üslubunun dışında Barok üslupta uygulanmıştır. Makalemizin muhteviyatını caminin geçmişte geçirmiş olduğu onarımlar esnasında kalemişi tezyinatındaki değişimleri oluşturmaktadır. Süleymaniye Camii kalemişleri günümüzdeki son şeklini 2010 yılında tamamlanan onarımlar neticesinde almıştır.
Dürdane Ünver
Kaatı’, kâğıt veya deri üzerine çizilmiş yazı veya tezyini motifin özel bir keski ile oyulması ile icra edilen bir süsleme sanatıdır. Türk kâğıt oyması olarak tanımlanan bu sanat, İslam dünyasına Orta Asya kanalından geçerek girmiştir. Tarihçi Gelibolulu Mustafa Âli “Menakıb-ı Hünervaran” adlı eserinde kâğıt oyma sanatının ilk temsilcisinin XV. yy da yaşamış Herat’lı Abdullah Herevi Kaatı olduğunu belirtir. Erken Osmanlı dönemi kâğıt oyma sanatı hakkındaki bilgiler oldukça sınırlıdır. XVI. yüzyıl tezyini sanatların zirve olduğu bir dönem olmuş, kâğıt oymacılığı da özellikle Kanuni Sultan Süleyman zamanında en parlak dönemini yaşamıştır. XVII. yy’da üretilen eserler XVI. yy’ın devamı niteliğinde, XVIII ve XIX yüzyıllarda diğer sanat dallarında olduğu gibi batı zevkinin etkisi altında kalınmış, vazo içinde çiçek figürleri ve oyma yazı türünde eserlerle canlılığını sürdürmeye devam etmiştir. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise ekonomik, sosyal ve askeri sebepler dişi oyma tekniği ile yapılan yazı-resim tarzındaki hat levhaları ile sınırlı kalmış, XX. yüzyılın ikinci çeyreğinde neredeyse tamamıyla terkedilmiştir. Unutulan bu sanat, 1920 li yıllardan itibaren Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in kişisel çalışmaları ile yurt içi ve yurt dışı kütüphane ve müzelerdeki araştırmalarıyla tekrar gün yüzüne çıkarılmaya çalışılmıştır. |
Hümeyra Özdemir
Araştırma için Mevlana Müzesi’nde bulunan XIII. yüzyıla ait Kur’an-ı Kerimlerden yola çıkılarak tezhip sanatının tarihi gelişimi, eserlerin yapım teknikleri, kullanılan malzeme ve desen özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma için Abdülbaki Gölpınarlı’nın Mevlana Müzesi Müzelik Yazma Kitaplar Kataloğu’nda bulunan 50 adet Kur’an-ı Kerim kütüphanede dijital ortamda incelenmiştir. Araştırma ve eser tespiti aşamasında katalogda yer alan Kur’an-ı Kerimlerin katalogdaki bilgilerle zaman zaman uyuşmadığı tespit edilmiş, bu nedenle XIII. yüzyıla ait olabileceği düşünülen eserlerin dijitallerine tek tek bakılma ihtiyacı duyulmuştur. Çalışmaya konu olan Kur’an-ı Kerimlerdeki tezhip üslubu kendinden önceki dönemlerde uygulanan bezeme örneklerinden zamanla farklı bir karaktere büründüğü, köklerinden uzaklaşmadan yeni üsluplar ve beğeniler ortaya koyduğu için önemlidir. Çizimlerle desteklenen çalışma; değerlendirme ve analizlerin sayesinde , eserlerin dönem özelliklerini detaylarıyla kavrayabilme, tezhip sanatının XIII. yüzyıldaki durumu ve zenginliğini ortaya koyma noktasında önemlidir.Sonuç olarak çağdaşı olan Memlüklerin sanat anlayışına yakın bir o kadar da karakteristik özelliği olan Kur’an-ı Kerimler tezhip sanatı açısından incelenmiştir.